22 Haziran 2010 Salı

10. Ay Kontrolü

10. ay kontrolümüz için doktora gittik. Doktorumuzu en son 8. ay sonunda görmüştük,
aşılarımız bittiği için acil bir durum olmadığı takdirde 2 ay gitmemize gerek olmadığını söylemişti.
Çok şükür yolunda her şey. Hep olduğu gibi kilomuz alt limitlere yakın (8.500 gr), boyumuz ortalamada (71 cm), motor hareketlerimiz beklenenin de ötesinde:) Doktorumzu Ege'nin tutunup yürüdüğünü duyunca şaşırdı hatta.
Her kontrolde olduğu gibi Ege'nin biraz kilo alması için muhallebi önerdi ama bu ay da vermeyeceğim sanırım.
Dünün en güzel anları doktor öncesi Babişle Astoria'da yediğimiz yemekti.
Ege her zamanki gibi ekmek yiyerek bize eşilk etti:)




20 Haziran 2010 Pazar

Efes Pilsen One Love Festival


Festivalin'in 18 yaş altında bir konuğu vardı; Ege ilk festivaline gitti:)
Giderken yolda arabada uyudu, alana vardığımızda hala uyuyordu. Bir saat kadar sonra uyandı ve feci bir şekilde ağlamaya başladı. Garip bir tesadüf, uyanıp hıçkıra hıçkıra ağlamadan bir 10 dakika önce Ege'nin hiç ağlamayan bir beek olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordum:)
Neyse çok uğraştım ama Ege'yi sakinleştiremedim, çaresiz hemen arabasına koyup evimizin yolunu tuttuk..

İlk Dişlerimiz

Ege'nin babalar günü hediyesi dişleri oldu:)
5. ay kontrolünde doktorun "2 aya kalmaz çıkar dişleri" demesinin üzerinden 5 ay geçti neredeyse; Ege bugün tam 10 ay 11 günlük oldu ve sonunda dişleri çıktı.
Babişimizin yarıştan dönmesini beklerken kemirdiği zeytinli ekmekler sanırım dişlerin patlamasını ivmelendirdi, bize çok hoş bir sürpriz oldu.
Dişi ilk gören bebeğe hediye alırmış, yarın oğluma güzel bir simit alacağım böylelikle tatilde bol bol yüzebilecek.
Okuduğum ve diğer annelerden duyduğum gibi ağrı, uykusuzluk, iştahsızlık, keyifsizlik olmadı Ege'de. Şu saat itibariyle de mışıl mışıl uyuyor, bundan sonra sızı olur mu bilmiyorum, umarım olmaz, huzulur oğlumun rahatı bozulmaz.
:)

6 Haziran 2010 Pazar

Hoş Geldin Nil İdil



Dört gözle beklediğimiz Nil'imiz Cuma günü doğdu.Doğumun bu haftasonu olmasını bekiyor hatta hızlandırmak için -bende ve Dilnişin'de edindiğimiz deneyimle- cumartesi akşamı Sardinella'da ağır bir yemek yemeyi planlıyorduk. Ama sevgili Nil İdil biz birşey yapamadan geleceğinin sinyalini cuma sabaha karşı verdi.
Benim doğum fotoraflarını çekme hayalim de işten çıkamadığım için yalan oldu tabii..
Hastaneye ancak öğlen 1 saat uğrayabildim. Damla epidüral etkisini yitirdiği için bayağı sancı çekiyordu.
O an kendi doğumumu hatırladım; ne kadar acılı/sancılı bir süreç olsa da insan o anları çok güzel hatırlıyor. Bebeğini gördüğü anda ne doğum sancısı, ne de 9 ay boyunca yaşanan zorluklar kalıyor insanı aklında.
Ben hastaneden çıktıktan 1,5 saat sonra tam 15 dakikada doğmuş Nil İdil.
İşten çıkınca hastaneye yine uğradım; pembe-beyaz, sakin ve çok güzel bir bebek.
Dilerim tüm hayatı doğumu kadar kolay, yolu her zaman açık olur:)

3 Haziran 2010 Perşembe

Emzirme reformu

Emzirme manifestosundan bugün-yarın doğuarcak olan arkadaşım Damla sayesinde haberim oldu. www.emzirmereformu.com adresinden ulaşılabilecek manifesto çok ama çok önemli noktalara değiniyor.

Benim de emzirme ile ilgili ilk günlerde yanlış yönlendirildiğim için sorunlarım olmuştu. Ege'nin doğum yaptığım hastanedeki hemşirenin verdiği silikon meme ucu yüzünden düzgün ememediğini ancak 5 gün sonra farketmiştik. Bu sürede Ege 200 gr. kaybetmiş ve 2 gün 2 gece ağlamıştı.

Emzirmek insana anne olduğunu hissettiren en önemli anlardan biri. Anne sütü bebeği beslediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi anne ile olan iletişim çocuğun özgüveninin oluşmasını sağlıyor. Anneler için -en azından benim için- gece kalkmayı bile keyifli hale getiriyor.

Çocuk emmek istediği müddetçe emzirilmesi öneriliyor. Ben elimden geldiğince çevremdeki arkadaşlarıma, tanıdıklarıma emzirmeleri konusunda telkinlerde bulunuyorum, aynen normal doğum için yaptığım gibi.

Bunlar işin güzel yanı tabii. Bir de işe dönünce yaşanan sıkıntılar var. Süt sağmak için biraz geç kaldığınızda sütleriniz akar, koruyucu ped yoksa o sütler bluzunuzun üstüne çıkar, toplantı devam ederken göğüsleriniz şişer, canınız yanmaya başlar, en yoğun anınızda kalkıp süt sağmaya gidemezsiniz, gittiğinizde telefonlar çalar. Sizin değil bebeğinizin olan izin günleri/saatleri de birçok kez toplantıya, acil işlere kurban gider. Sağılan sütler bozulma riski taşır...
Sadece anne sütü ile beslenen, tek yaşam kaynağı annesi olan bebeği annesinden ayırmak, 2 saatte bir emzirmesi gereken bir kadını da bebeğinden ayırmak dünyanın en büyük saçmalığı..
Doğum izninin en az 6 altı ay olmasını gönülden destekliyorum.